Akıl ve duygular farklı boyutlarda mı sizce?
İkisi birbirine zıt mı çalışır? İkisi beraber çalışınca, aynı yöne bakınca güzelliklerin oluşmasını mı bekleriz?
Kimisi "çok duygusalım" der; kimisi "çok mantıklıyım" der...
Neden duygu ve mantık ayrı düşünülür ki?
Sevmenin akıl boyutu yok mudur?
Duygular düşünce süzgecinden geçmez mi?
"Akıl sadece mantık demek değildir. Diğer bir vazifesi duyguları yönetebilmektir. İnsanın başarılı ve mutlu olabilmesi için duygularını yönetebilmesi çok önemlidir. Bunun yanında, düşüncelerine duygu katmış insanlar şanslıdır. Çünkü bu kişiler çoğunlukla 'duygusal mantık' ile davranırlar. Akıl işte bu noktada devreye girer. Aklın yüksek kullanımında duyguları göz ardı etmek, onu yarım bırakmak demektir. Bazen mantığın hakimiyetinden çıkıp, sezgilerle karar vermek, iç sesi dinlemek gerekir. İç ses denilen şey ise gönüldür aslında. Olumlu düşünen, ümit duygusu gelişmiş insanların kalbine bir konuda karar verirken ilham gelir. Adeta içinden bir ses 'Buna yönel!' diyerek ona yol gösterir. Bu da içtenlik ve samimiyetin varlığına delildir. Samimi insanlardaki bu gelişmiş sezgi, bir nevi manevi yardım gibidir. Kişi hisleri sayesinde yanlışa gitmekten kurtulur."
"Olaylara duyguları katarak düşünen birinin bazı temel özellikleri vardır. Mesela bu insanlar hayal kurmayı severler. Ama bunlar ergenlik ve lise döneminde kurulan aşıkların hayallerine benzemez. Gerçeğe, belli bir hedefe ve amaca yönelik hayallerdir. bu kişiler, neyi başarmak istiyor, hangi konuyu çözmeye çalışıyorsa, o konuda hayal kurarlar. Düşler sırasında bile kendilerine sıkça "Bu yol beni nereye götürür?" diye sorarlar. Hayal kuran kişilerin daha çok fikir üreten kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Ancak sadece hayal kurmak düşünceyi gerçekleştirmek için yetersiz kalır. Hayale duygu eklemek gerekir. Burada da iki türlü duygu vardır. Birincisi korku, korkunun dahil olduğu hayaller savunmaya yöneliktir. İkincisi merak ve hayret, insan düşünce üretimine duygu katıp hayretle hareket ettiği zaman öğrenme ve çalışma aşkı duyar. Ve ihtiyaç duyarak kendini araştırmaya verir."
"Duyguyla beslenen düşünce risk almayı gerektirir. Risk kişiyi başarıya götürür, düşüncelerine yeni anlamlar katmasına yardımcı olur. İnsanı durağanlıktan uzaklaştırır. Bu sebeplerden zorluklarla uğraşmaktan korkmaz. "
Duygular işte bu kadar önemli...
Kendimize ait olan duyguları tanımamız ne kadar da farklılaştırır bizi değil mi?
Mantığınızı o kadar çok kullanırsınız ki, sanırsınız doğru yoldasınız. Korku ile beslenen mantık yolları, çiçek açmaz. Bu sadece insanı olumsuzluğa ve karamsarlığa iter. O durumdan kurtulsanız bile bir sonraki, daha sonraki durumlarda siz yine korkularınızı kullanırsınız...
İşte "Duyguların Dili" adlı eserde Prof. Dr. Nevzat Tarhan bunlardan bahsediyor. Ondan bir kaç alıntı yaparak duygu ve akıl arasındaki bağı anlamaya ve anlatmaya çalıştım. Bu sıralar üzerine düşündüğüm konu bu.
Tavsiyem odur ki; sadece aklınıza uyarak hareket etmeyin, çünkü insanda sadece kendinin anlayabileceği derinden bir sezgi gücü vardır. Onu keşfetmeye koyulun...
madde ve mana...
YanıtlaSilduygu ve mantık...
fizik ve metafizik...
ilk bakışta çelişki gibi gözüken şeyler aslında birbirini tamamlamak ve gelişime yol göstermek için insan ruhuna ve zihnine yerleştirilmişlerdir...
eğer bu ince noktayı farkedebilirse insanoğlu, kendini anlama yolculuğunda (diğer bir adı hayat) kendisine sağlıklı bir araç edinmiş olacaktır...
çelişkiler doğum sancılarına benzerler...
çelişkiler başarı için ödenen taksitlerdir...
Bence aklımız duygularımızı yönetemez neden aşık olacağımız kişiyi yada en iyi arkadaşımızı seçip "heh işte bu, ona aşık olmalıyım" yada "ya şu çocuk çok iyi biri onunla arkadaş olayım" demekle olmuyor. Bence akıl, duygularımızı yönetmemizi sağlar hatta bazen duygularımız aklımızı devreden çıkarır mantıklı düşünemeyiz, ne zaman ki o duygularımızdan sıyrılıp aklımız yeniden çalışmaya başlar o zaman hatalarımızı görürüz.
YanıtlaSilayatımızdaki duygularımız ve düşüncelerimiz keskin ve düz bir şekilde birbirinden ayrılmazlar, aslında hepsi bir yapbozdaki gibi birbiri ile iç içe ve birbirinden ayrıdırlar.
İçgüdülerimiz, sezgilerimiz her yol ayrımına geldiğimizde bizi bir tarafa yönlendirir bunu yanında duygularımız ve düşüncelerimiz de işin içine girince yol, ikiden çok daha fazla yöne ayrılır ve o an ya duygularımıza ya aklımıza yada sezgilerimize güvenerek yol alırız...
harika yorumlar geldi, meğer dostlarım ne de doluymuş bu konuda...
YanıtlaSilAkıl duyguları yönetir bal gibi de. Aşık olacağın insanı akıl seçer, aklına yatmazsa aşık olmazsın. Öncelikle irade olarak istersin sevmeyi... Sonra bir kendini duygulara teslim eder.
Ve emrenin "Hayatımızdaki duygularımız ve düşüncelerimiz keskin ve düz bir şekilde birbirinden ayrılmazlar, aslında hepsi bir yapbozdaki gibi birbiri ile iç içe ve birbirinden ayrıdırlar. " çıkarımına bayıldım...