Pinhani'nin bu sıralar çokça dinlediğim bir şarkısı var: "Yitirmeden". Sayfanın aşağılarında bir yerlerde sözleri de var hatta. Orada şöyle diyor:
"Güzel günlerimizin bittiğini sanma,
Belki bir daha böylesi olmaz ama
Her bir gün güzel aslında"
Hayatta her günün güzel olduğunu düşünelim, insanlar ile aramız iyi, sevdiğimizleyiz, gülüyoruz, hava güneşli, işlerimiz iyi gidiyor, trafik yok, zamanımız her şeye yetiyor... Bu durumda bana kalırsa her şeyin iyi olması artık "iyi" nin niteliğini ortadan kaldırır. Hayatımızda bir şeyin zıttı olunca her zaman asıl değerli olan değerine kavuşur. Ying ve Yang gibi...
Şarkıya göre düşünürsek, güzel günlerin bitmesi demek karanlık, umutsuz, korkulu, sıkıntılı ve sevgisiz günlerin geldiği olarak söylenebilir. İşte bu güzel olmayan (kötü demiyorum bilerek, dikkat edin) günler bizim aslında yukarıda saydığım güzel günlerin ne güzel olduğunu gösterir. Nasıl mı? "Yitirerek"...
Kayıp bize bir şeyin değerini gösterir. Düşünün bir, sevdiğimiz bir insanı ya da bir eşyayı kaybetmek nasıl da üzer bizi? Parayı kaybetmek de buna dahil. Nasıl da deli oluruz... Sevdiğimiz insanın yanımızda olmaması düşüncesi ürkütür bizi. Kayıptır o ve güzel günler asla gelmeyecek diye düşler dururuz.
Peki gerçekten kötü günler var mıdır? Evet vardır. Yaşıyoruz ve yaşayacağız. Bana kalırsa şarkıdaki (ve benim hayat bakışımdaki) manaya göre, güzel olmayan günlerde güzel günlerin değerini anlamalıyız. Bunun için uğraşmalı, didinmeli ve tekrar o güzel günü yakalamalıyız.
Şarkı sözüne göre, burada maddi olarak bir şeyler yapmak müdahale etmek yok. Zaten her zaman müdahale etmek de sorunu çözmez. Umut eden insan, bekler... Fakat bu beklemek asla "olursa olur olmazsa olmaz" bekleyişi değildir. "Sabırdır" bu beklemek. Yani inanarak ve güzel güne kavuşmanın arzusu ile zaman ilacının acılara sürülüp iyileşmesini bekleyerek....
Hangi ilaç anında tesir ediyor? Duygusal dünyanın karmaşık yapısı var, ve bu karmaşık yapıda asla ilaç kısa zamanda tesir etmez. 2 ay geçmiş olabilir bir ayrılıktan ya da üzüntüden, fakat bu zaman bile maalesef "kısa" dır. İnsanın bu sürede,
"ben nerede yanlış yaptım?"
"ben neyin değerini bilmedim?"
"ben kimin lafına inanıp güzelliği yitirdim?"
"ben neye inanmadım da üzüntülü günler başladı?"
gibi soruları kendine sormalı ve cevap bulmalıdır. Tabii cevap bulmak asla yeterli gelmez, mantığı ile tasdik etmek gerekir, sonra da uygulamak... İşte şarkının son satırında geçen her günün güzel olması fikri de, ders alınan musibetten sonra günlerin düzelebileceğidir.
en güzeli de "yitirmeden anlamaz insan." değil mi?
YanıtlaSil