Aşk hayatında duygular mantıktan daha önde. Mantık ile bir iş yapılınca o planlanır, aşamaları düşünülür. Doğrusu yanlışı ayırt edilebilir. Yani mantık ile hareket ederken mutlaka bir takım ipuçları vardır önümüzde. Bir düşünelim,
"Br ödev yapacağım. Bugün yorgunum, yarın yaparım. Yarın saat 2'den sonra boşum. Odamda oturur, çayımı demler yaparım. Masam hazır kağıtlarım hazır. Bitmesse diğer gün kalanını tamamlarım"
Tamamen mantık ile hareket etmek lineer bir yol alıyor. Peki duygular bunun neresinde?
Şöyle aslında, duygular sadece hissi varlıktır, bir maddi hali yoktur, maddi hal aldırırlar sadece. Dolaylı yoldan. İşte siz tamami ile duygularınız ile karar verirseniz, hiçbir şekilde sonucunu ya da süreçteki değişimini görmezsiniz. Bir düşünelim,
"Ben birini seviyorum. O da beni seviyor. Güveniyoruz birbirimize."
Tamamen duygular ile hareket etmek güzel olduğu kadar havada da. Yani belirsiz gibi.
Burada bahsetmek istenen, hayatta duygusal kararların ya da imaların bir kanıtının olup olmadığı. Mantık yolunda kanıtlar ve olasılıklar hesaplanabiliyor fakat duygusal süreçte bu yok.
Yok mu? Bana kalırsa var. Duygular ile hareket eden her insana bir şekilde bir kanıt, bir yönelim ve bir yardım gelir. Gelir ama fark etmez insan ya da fark etmek istemez. Tuhaf aslında, size yardım geliyor ama siz farkında değilsiniz. Anlamak da istemeyebilirsiniz, yardımı kabul etmek de istemeyebilirsiniz.
Ben arada sırada hayatımdaki bu kanıtları görüyorum. Ama uygulamak da çekiniyorum. Çünkü emin olamıyorum. Ya da diğer şekli ile, kanıtların gerçekten kanıt olup olmadığını bilemiyorum. Sanırım sıkıntılı nokta da burası...
Siz hiç işaretler yakaladınız mı hayatınızdaki duygusal durum ile alakalı? Kızgınken size gülen bir yüz? Ağlarken yağmurun başınıza düşmesi? Söverken ve isyan ederken ezanı irkilircesine duymanız? Hastayım diye hayıflanırken ayağı sakat birini görüp hamd etmeniz?
İşaretler önemlidir, onları ayırt etmek daha önemlidir, onları inanıp hareket etmek en önemlidir....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder